PeLL * EmeKçi
Mesaj Sayısı : 4010 Rep Gücü : 9374 Rep puanı : 23 Kayıt tarihi : 07/11/08 Yaş : 29 Nerden : İçeriden x)
Dikkat : Geri DönüS, geri dönüS oLaLı hic böyLe dönüS qöRmedyy!
Güç Sistemi Başarı Puanı: (650/10000) AktifLik: (850/10000) GüçLüLük: (950/10000)
| Konu: Sen beni utançtan , yerin dibine soktun ... Bense .. ? C.tesi Ağus. 01, 2009 11:29 pm | |
| Yarın seninle görüşeceğimden kaynaklanan hüzünlü bir telaşla yazıyorum bu yazıyı sana. Tam dört saattir sana yazı yazma isteğiyle kavrulan içimden, bu kavruluştan isteksiz bir haz duyan içimden, sade olanaklar tarafından seni görebilme ihtimaline kavuşan içimden ve yine görmeme özgürlüğüne karşı savaş veren içimden gelen şeyleri yazıyorum sana. Tam dört saattir sana yazı yazma isteğimin doğruluğunu tartmaya çalışan, ürkekleşen kalbimin atışlarını hissettikçe hoşlandığım bütün kızları unuttum. Unutmak istiyorum şu an, senin haricindeki her şeyi, herkesi... Bu gece sadece seni düşünüp yazmak istiyorum. Ve bu gece hazırlamam gereken ödevi de unutmak istiyorum. Oysa bu gece o ödevi hazırlayıp teslim etmezsem, muhtemelen o dersten kalacağım. Ama her şeyi sonsuz uzaklığa itip sana yazı yazmak istiyorum. En kötü yazımla olsa bile. Çok daha önemli ödevimi bırakıp sana yazı yazdığım için kendimden utanıyorum...
Maddi ve manevi sıkıntılarla boğuşurken sırf manevi sıkıntılarımın verdiği huzursuzluğu bastırmak için, bu akşam içtim. İçtim ve maddi sıkıntıma bir yenisini ekledim. Eğer bu akşam içmeseydim, bu akşam insanlara çok iyi davranmasaydım ve eğer sarhoşluğum sürmüyor olsaydı, şu an belki de bu kadar suçlu hissetmeyecektim kendimi. Dini inançlarım çok güçlü olduğu halde çok içtiğim için ve şiirde Allah’ı bile tanımadığım için kendimden utanıyorum.
Peki, benim gocunacak yanım var mı ki? İlgi duyduğum kızların neredeyse hepsi tam sevgilim olacakken çekip gidiyorlar. Bırak aşk yaşamayı, sevişmek için bile kimsem yok. Bu gece yatağıma yattığımda mastürbasyon yapacağım. İstediğim biri ile sevgili olamadığım için ve bu gece mastürbasyon yapacağım için kendimden utanıyorum.
Bu yazıyı yazarken edebi gücümü kullanmıyorum. Bunun tek sebebi; eğer bu yazıyı yazarken edebi gücümü kullanırsam, sana gövde gösterisi yapmış gibi olmaktan çekiniyorum. Bunun için de kendimden utanıyorum.
Ben lise üçteyken sen Fatsa’ya gelmiştin, ismini ilk kez o gün duymuştum. Şiirimin kurucusu ve o dönem edebiyat öğretmenim olan B. Ş. K.’ya boş kalem gönderdiğin için daha seni görmeden senden nefret etmiştim. Ne senin yüzünü biliyordum, ne de seninle ilgili tek satır okumuştum. Senden hep uzak durdum, ta ki geçen seneye kadar. Yazdıklarıyla beni bunalıma sokan, ağlatan, silkeleyen, acı veren ve verdiği acıyla beni mutlu eden sen var ya, beni çok utandırdın. Seni tanımadığım zamanlarda senden nefret ettiğim için kendimden utanıyorum.
Ankara’ya geleceğini, yaklaşık bir hafta önce öğrendim. Yaklaşık bir haftadır günlük gazete okumuyorum. Hayatımı altüst ettiğin halde seni çok sevdiğim için kendimden utanıyorum.
Bu akşam içtiğim mekândaki çocuk, elimin altında gezdirdiğim kitaplarını görünce, “Ben bu adamın kitaplarının hepsini okudum ama beğenmedim,” dedi. O delikanlıya söylediklerim için de kendimden utanıyorum...
Bir buçuk senedir seni görme isteğiyle biçare vaziyette dolaşan beynim, şimdi ne senaryolar çiziyor yarına dair. Bir buçuk senedir defalarca İstanbul’a geldiğim halde, karşına çıkma cesareti bulamayan beynimin, yarına dair senaryolar üretmesinden dolayı, beynimden de kendimden de utanıyorum.
Bundan bir buçuk sene öncesine kadar seni okumayıp insanları seni okumamaları için zorladığımdan dolayı, bugün, kendimden utanıyorum.
Geçtiğimiz Kurban Bayramı’ndan önce ben İstanbul’ dayken senin Ankara’da yapmış olduğun söyleşide yanına bir palyaço gelmişti, hatırlıyor musun? Sana birkaç satır şiirini okumuştu. Parası olmadığı için sana üç balon satıp karşılığında son kitabını almıştı. O palyaço sana; “Benim bir arkadaşım var, sizin hayranınız ve o da yazıyor,” dediğinde, sen de hiç tanımadığın o hayranına selam göndermiştin. Üç gece önce sabaha kadar arkadaşlarla şiir konuştuk yine. Ama o palyaço senin bana gönderdiğin selamı, gecenin en sonunda söyledi. Çok sıradan bir olaymış gibi, öylesine söylediği o selamdan dolayı kendimden utanıyorum.
Sana karşı hissettiklerimi sorgulamadım mı sanıyorsun? Hangi şair hayatının hangi kesimini felsefi yoğunlaşma olmadan geçirebilir? Seninle, yazma sebeplerimiz ve şekillerimiz aynı. Yazdıklarımızla ayrılıyoruz. Yazdıklarımızı ayıran da yaşadıklarımız. Senin benim yaşımdayken yazdıklarının, benimkilerden değersiz oluşundan, bugün yazdıklarımın ise senin bugün yazdıklarına kafa tutmasından ve sen ünlü biriyken ben hiçbir şey olamadığım için kendimden utanıyorum.
Kendimden utanmama dair sebepleri onlarca sayfa yazabilirim. Ama asla, sen benden utanmayacaksın. Senin utandırdığın ben, seni utandırmayacağım. Benim gibi birinin sana hayranlık duyması, seni onurlandıracak. İnsan her durumda utanabilir. Ama onur duyduğu anlarda, asla! Eğer sen benim seni onurlandırdığım bir anda benden utanırsan, bunu bana söyle. Çünkü bir daha seni okumam yoksa. Hiç utanmadığım kadar utanırım kendimden.
Sen beni itsen de, kırsan da, bu yazıyı okumasan da benim hep hayalimde ve rüyalarımda olacaksın. Cep telefonumda senin numaranın olması, adresine şiirlerimi ve yazılarımı göndermek, senin de görüşmemize sıcak baktığını düşünerek borç yol parasıyla yanına geleceğim anlamına geliyor.
Seninle yüzyıldır tanışıyor gibi arkadaş olmak... | |
|