BLacK White Uzman Moderatör
Mesaj Sayısı : 3730 Rep Gücü : 12491 Rep puanı : 27 Kayıt tarihi : 30/06/08 Yaş : 28 Nerden : SssSammSssSuN
Dikkat : Küçük OsmanCık .d
Güç Sistemi Başarı Puanı: (3150/10000) AktifLik: (3200/10000) GüçLüLük: (3175/10000)
| Konu: Ali Cengiz Oyunu ve Hikayesi Paz Haz. 21, 2009 2:44 pm | |
| Ali Cengiz Oyunu ve Hikayesi
Kimsenin aklına gelmeyecek ustaca bir hile, bir düzen anlamına gelen bu deyim, Doğuda çok tanınmış bir masalın adıdır. Hile ile iş yapanların dalaverelerine ve akla gelmeyecek tuzaklarına Ali Cengiz oyunu denilir. “Filanca falancaya öyle Ali Cengiz oyunu oynadı ki...” diye başlayan cümlelerin arkasından şeytanın bile aklına gelmeyecek hileler, düzenbazlıklar anlatılır. Bu deyimin menşei eski bir halk hikayesine dayanır. Bir padişah, istenildiği zaman her kılığa girmenin sırrı olan Ali Cengiz Oyunu'nu öğrenmek ister. Bu işi bir delikanlı üzerine alır ve bu sırrı bilen dervişin yanına çırak girer. Dervişin yanında bulunan bir kızın yardımı ile oyunun sırrını öğrenir ve evine dönerek ailesine rahat bir geçim sağlar. Koç olarak pazarda satılmaya gittiği bir şurada dervişe tesadüf eder. Derviş delikanlıyı çeşitli kılıklara girerek takip eder. Dervişten kaçan delikanlı, bir çiçek olarak padişahın kızının kucağına düşer, Derviş onu almak üzere iken, darı olur. Bu sefer derviş tavuk olur ve darıları yemeğe başlar. Delikanlı da sansar olarak tavuğu boğar. Böylece padişaha Ali Cengiz oyununun ne olduğunu gösteren delikanlı, padişahın kızını alarak rahat bir hayat sürer.
Nakılan-ı asar ve raviyan-ı şeker – güftar şu güna rivayet ve bu yolla hikâyet ederler ki; eski zamanda bir sehhar adam gayb ilimleriyle uğraşarak istediği şekle girebilmenin tılsımını keşfetmiş. Cifr, remil, falcılık, yıldız kıyafet ilimlerine de vakıf olan bu adam, sihirbazlıkta o kadar ileriye gitmiş ki canını eğlendirmek ve halka mağfiretini göstermek üzere sık sık şekil değiştirmeye ve insanları hayrete bırakan oyunlar çıkarmaya başlamış. Hatta bu oyunu menfaatleri için kullanmakta ve halkı aldatmakta da üstüne yokmuş. Söz gelimi hanımına “bahçede bir keçimiz var, pazara götürüp satıver.” der, sonra da bahçeye gidip keçi kılığına girer, hanımı kendisini sattıktan sonra eve dönermiş. Bu sihirbaz adamın bir huyu da isteyen herkese sihrini öğretmekmiş. Ne var ki mağfiretini her kime öğretse, sonra ona bir oyun yaparak mat eder öldürürmüş. Meselâ oyunu öğrenen kişi kanarya olsa, sihirbaz bir atmaca olup onu avlar; öğrenen ağaç olsa sihirbaz ateş olup onu yakarmış. Devrin padişahı bu gidişata dur demek isteyince tellallar çığırıp bu düzenbazı kendi huzurunda mat edene kızını vermeyi vaat etmiş. Herkes bu tehlikeli sınavdan kaçarken Ali Cengiz adında fakir bir derviş bu işe talip olmuş. Ali Cengiz, sihirbazdan oyunu öğrenmek üzere kurs almaya başlamış. Ne var ki sureta ahmak gibi gösterip asla öğrendiğini göstermiyormuş. Böylece sihirbaz, Ali Cengiz'i kolay lokma görüp oyunu en ince ayrıntısına kadar anlatmaktan çekinmemiş. Sınav, padişahın Cuma selamından sonra yapılacakmış. Ali cengiz bir koç kılığına girip meydana gelmiş. Sihirbaz derhal bir kurt olmuş. Ali Cengiz kendini su olup kurdu boğmak isteyince sihirbaz kendini ateşe çevirmiş. Bir müddet ikisi de kılıktan kılığa girmişler. Sonunda ali cengiz bir çiçek olup padişahın kucağına düşmüş. Sihirbaz bir eşek arısı olup üzerine konmuş. Ali Cengiz derhal darı olup yere yayılmış. Sihirbaz hemen tavuk kılığına girmiş ve darıları toplamaya başlamış. O darıları yiye dursun Ali Cengiz arkadan bir tilki olup tavuğu boğmuş. Sihirbazın cenazesinin def(n)edildiği gün Ali Cengiz ile padişahın kızının kırk gün kırk gece sürecek düğünleri başlamış. Ne var ki Ali Cengiz’in sol elinden iki parmağı eksikmiş artık. Onlar ermiş muradına biz çıkalım kerevetine. | |
|