Herşey Gülümse(t)mek İçin...:)) **** |
|
| …Divan-ı Lügati’t Türk… | |
| | Yazar | Mesaj |
---|
İrem EmeKçi
Mesaj Sayısı : 4746 Rep Gücü : 11508 Rep puanı : 103 Kayıt tarihi : 30/06/08 Yaş : 28
Güç Sistemi Başarı Puanı: (4450/10000) AktifLik: (4500/10000) GüçLüLük: (4475/10000)
| Konu: …Divan-ı Lügati’t Türk… Paz Mayıs 03, 2009 5:13 pm | |
| arkadaşLar bu bilGiLer bize her zmn Lazım olabiLir =) özellikle lise yıllarında =) o yüzden şimdiden öğrenmekte yarar vardır =)
İçindekiler;
Divan Nasıl Bir Kitaptır? Niçin Yazılmıştır? Kitap Nerede Yazılmış? Kitabın Yazıldığı Tarih Kitabı Yazan Zat Divan’daki Atasözleri Divan Hakkında Genel Bilgi Divan Üzerinde Çalışanlar Kitap Nasıl Bulundu ve Nasıl Basıldı? Divan’da Türkler Üzerine Geçen Hadisler Divani Lügati’t Türk Dizini Divan Üzerine Bir İnceleme Kaşgarlı Mahmut Kimdir? Kaşgarlı Mahmud’un Dünya Haritası Divan’da Geçen Dörtlükler Divan’da Geçen Beyitler
Kaşgarlı Mahmud ve Divanu Lügati’t Türk - Zeynep Korkmaz Divanü Lügati’t Türk’teki Yiyecek İçecek Adları Divan’daki Şamanizm’e Ait Kelimeler Divan’ı Bulan Ali Emiri, Ziya Gökalp ve Talat Paşa Divanlardaki Manzum ‘Arz-ı Hâller Dîvânu Lügâti’t-Türk’te Belirli ve Belirsiz Nesne Yapıları Dîvânu Lugat’it Türk’e Göre Av, Avcılık ve Hayvancılıkla İlgili Kelimeler Divanü Lugati’t-Türk’te Sosyal Normları Karşılayan Kavramlar Divanü Lûğat-it-Türk’te Geçen “Çin” ve “Maçin” Adı Üzerine Divanu Lugati’t-Türk’te +la- Ekinin Kullanımları Divanü Lûgati’t-Türk’teki Ad Aktarmalı (Metonymic) Yapılar Kaşgarlı Mahmud ve Oğuz Türkçesi
En son <iRo$h> tarafından Paz Mayıs 03, 2009 5:15 pm tarihinde değiştirildi, toplamda 1 kere değiştirildi | |
| | | İrem EmeKçi
Mesaj Sayısı : 4746 Rep Gücü : 11508 Rep puanı : 103 Kayıt tarihi : 30/06/08 Yaş : 28
Güç Sistemi Başarı Puanı: (4450/10000) AktifLik: (4500/10000) GüçLüLük: (4475/10000)
| Konu: Geri: …Divan-ı Lügati’t Türk… Paz Mayıs 03, 2009 5:14 pm | |
| Divanü Lügat-it Türk nasıl bir kitaptır? Niçin Yazılmıştır? (Divan-ı Lügati’t Türk)
Hicretin üçüncü asrından, onuncu asrın ortalarına değin, Türklüğün altın devri idi; bu devirde Türkler bir yandan Çin sınırlarından - Pekin yakınlarından- Macaristan’a ve Avrupa ortalarına, bir yandan da Kuzey Buze Denizleri’nden Hindin ve Arabistan’ın sıcak denizlerine, Südan’a ve Büyük Okyanus’a dek taşmışlar, hemen her yerde kuvvetli egemenlikler kurmuşlardı. Kendilerini her yerde saydırmışlar, her yerde efendi tanıtmışlardı.
Türklüğün hükmü yürüdüğü bu geniş bölgelerde Türk dilinin de üstün tutulacağına, kendileri gibi dillerinin dahi sayılacağına şüphe yoktur. Birçok kimselerin Türkçe öğrenmeye uğraştıkları içindir ki bu devirlerde bir hayli kitap yazılmıştır.
Her ne kadar Gaznelilerle Salçık Oğulları Türkçeye büyük bir önem vermeyerek Farsçaya daha çok düşkünlük göstermişlerse de öbür Türkler ve Türk büyükleri ulusal dile değer vermişlerdir.
Bizim gördüğümüz eserler arasında her yönden en önemli, her bakımdan en değerli eser Divan-u Lügati’t Türk‘tür. Bu dönemde yazılan eserlerin sahiplerinden bir takımlarının Divandan faydalanmış olmaları gerekir.
Divanü Lûgat-it Türk, Türk dilleri Kamusu demektir, bu kitap paha biçilemeyecek kadar değerlidir; bilgi dünyası bu kitaba çok önem vermekte ve kitabı çok beğenmektedir. Hemen her medeni milletin üniversitesinde ve Türkiyatçıları arasında bu kitap eşsiz sayılmaktadır. Eski eserlerden hiç biri bu eser kadar önem kazanmamıştır.
Divanü Lügatte, bugün ölmüş birçok güzel kelimeler bulunduğu gibi, o vakitki kültürün ve medeni varlığın yüksekliğini gösterir bir hayli tanık ta vardır.Divan, Türk, Divanı Lügatit Türk, Kaşgarlı Mahmut, Divan-u Lügati’t Türk
Hele Türk fiillerinin yapısını gösteren kısımlar pek değerlidir; kitapta yer yer, dil üzerine önemli kurallar söylenmiş; ses değişimleri, gramer halleri, diyelek ayırdları açık olarak gösterilmiştir. Bundan başka saymış olduğum şeyleri tanıklamak için bol ve zengin örnekler dahi vermiştir.
İşbu örneklerin birçokları cümle halinde olduğu için büyük bir anlama, değerli bir çözümleme kolaylığı göstermektedir. Örnekler, kelime, cümle, sav, beyit, parça gibi şeylerdir. Biz bu örneklerden yalnız o vaktin dil durumunu öğrenmekle kalmıyoruz:; Türk‘ün eski tarihini, edebiyatını, yaşayışını, düşünüşünü de birlikte öğreniyoruz. Bu faydalardan başka o vakitki coğrafi durum üzerine de doğru bilgiler elde ediyoruz.
Şimdiye değin eski Türk Dili ve eski Türk varlığı üzerine bunun kadar işe yarar, bunun kadar elverişli bir eser görülmemşitir; bu eser, tektir, tek kalaxaktır. Türk dünyası Kaşgarlı Mahmud’un adını her zaman saygıyla anacaktır.
Biz bu eşsiz kitaptan eski Türklerin (900) yıl önceki dillerini, düşünüşlerini, durumlarını öğrendiğimiz gibi kitapta medeniyet dünyasına karşı her zaman göğsümüzü kabartacak olan birçok öğünç ve kıvanç kaynakları dahi buluyoruz; (900) yıl önce atalarımızın ipek mendil taşıdıklarını, elbise kırışıklıklarını yatıştırmak için ütü kullandıklarını da görüyoruz; hele yeryüzünün efendisi olan Türk askerlerinin o vakitler bile kuru bir derintiden ibaret olmayıp, her erin adını, sanını, aylık olgularını gösterir bir defterin bulunduğunu öğrenmemiz dünyaya değer bir faydadır.
Bundan başka Türklerin kadınlara ve çocuklara ve düşkünlere gösterdikleri saygı izlerini de orada buluyoruz. Divan dikkatle gözden geçirilirse daha bu gibi birçok öğünmeye yarar şeyler görülecektir.
Divanın yazma nüshası bir tanedir; şimdiye değin bir ikincisi bulunmamıştır. Eldeki yazma nüsha büyük bir cilt ve (319) yapraklıdır. Kağıdı vaktiyle Doğu memleketlerinde yapılmış olan sağlam ve kalın bir kağıttır. Kibabın bazı yerleri yaşlık görerek kararmış ise de bozulmamış ve çürümemiştir. Birkaç kelime dış olmak üzere her tarafı iyice okunabilmekte, bundan kitabın iyi korunmuş olduğu anlaşılmaktadır.
İşte, basma nüshaya temel olan bu nüshadır; biz tercüme ederken bunu göz önünden ayırmadık. | |
| | | İrem EmeKçi
Mesaj Sayısı : 4746 Rep Gücü : 11508 Rep puanı : 103 Kayıt tarihi : 30/06/08 Yaş : 28
Güç Sistemi Başarı Puanı: (4450/10000) AktifLik: (4500/10000) GüçLüLük: (4475/10000)
| Konu: Geri: …Divan-ı Lügati’t Türk… Paz Mayıs 03, 2009 5:14 pm | |
| Kitap Nerede Yazılmış? (Divan-ı Lügati’t Türk)
Kitapta, bu eserin nerede yazıldığını gösterir hiçbir yazı, biçbir işaret yoksa da, Bağdat’ta Halife’ye sunulmuş olduğuna bakılırsa, Bağdat’ta yazılmış olması ihtimali kuvvetlidir. Kitabın Kaşgar’da veyahut başka bir yerde yazılarak Bağdat’a getirilmiş olması düşünülebilirse de burası çok zayıfır; çünkü Kaşgarlı Mahmut‘un birçok Türk boylarını, Türk şehirlerini ve köylerini gezip dolaştıktan ve birçok notlar aldıktan sonra yazmış olması şüphesiz bulunduğuna göre Divan-ü Lügat‘it Türk‘ü Bağdat’a yerleşerek orada yazıp bitirmiş olması daha kuvvetli görünür.
Bağdat’ta yazılmış olmasına kuvvetli bir tanık da o asırda Bağdat’ın bayağı bir Türk şehri hâline gelmiş bulunması, Irak’ta Türk nüfuzunun son derece ilerlemiş olmasıdır. Şurası muhakkaktır ki Mahmut kitabını geçici bir heves üzerine yazmış değildir. Bunu yazabilmek için bizim sayın Kaşgarlı çok emekler çekmiş, birçok üzüntülere katlanmıştır. Uzun bir hazırlama devresi geçirdikten sonra bu büyük eserin vücuda getirilmiş olduğunda şüphe yoktur. Çünkü böyle bir eseri yazmak kolay değildir. | |
| | | İrem EmeKçi
Mesaj Sayısı : 4746 Rep Gücü : 11508 Rep puanı : 103 Kayıt tarihi : 30/06/08 Yaş : 28
Güç Sistemi Başarı Puanı: (4450/10000) AktifLik: (4500/10000) GüçLüLük: (4475/10000)
| Konu: Geri: …Divan-ı Lügati’t Türk… Paz Mayıs 03, 2009 5:15 pm | |
| Kitabın Yazıldığı Tarih (Divan-ı Lügati’t Türk)
Kaşgarlının kitabının sonunda 464 senesinin Cemaziyülevvelinin gurresinde yazmaya başlandı: “Dört gözden geçirdikten ve iyice süzdükten sonra 466′da bitti.” demiş olmasına bakılırsa ve 464 Hicri ve 1068 Miladide başlanmış, iki sene üzerinde çalışıldıktan sonra 4566 Hicri ve 1072′de bitirmiş olduğu anlaşılıyor ise de, cilt 3, sahife 116 “biz bu kitabı yazdığımızda sene 690 idi” demesi işi karıştırıyor.
Bana kalırsa Divanın sonundaki yazı pek açıktır; bu, doğru olmalıdır. Gerek cilt 1, sahife 890′daki tarih ve gerek kırmızı mürekkeple yazma nüshanın kenarına yapılmış olan düzeltme yanlış olsa gerekir; tercümemiz okunacak olursa yazma nüshanın bu gibi hataları yaptığı çok görülecektir, hele kırmızı mürekkeple yapılmış olan düzeltmelere hiç güvenmemelidir; yine bunun gibi, cilt 3, sahife 116′daki tarih dahi yanlış olacaktır. Divan 466′da bitmiş olduğuna göre, 467′de Halife olan Muktedi’ye sunulmuş olabilir.Divan, Türk, Divanı Lügatit Türk, Kaşgarlı Mahmut, Divan-u Lügati’t Türk
Divandaki bu tarih karışıklığı hakkında sayın bilgin Bay Zeki Velidi’nin “Adsız” mecmuasının 16. sayısında bir yazısı vardır; bu yolda genişçe bilgi elde etmek isteyenler oraya baksınlar. Yine bu iş üzerine Bay Kilisli’nin Türkiyat Mecmuası’nda bir yazısı çıkmıştır. | |
| | | İrem EmeKçi
Mesaj Sayısı : 4746 Rep Gücü : 11508 Rep puanı : 103 Kayıt tarihi : 30/06/08 Yaş : 28
Güç Sistemi Başarı Puanı: (4450/10000) AktifLik: (4500/10000) GüçLüLük: (4475/10000)
| Konu: Geri: …Divan-ı Lügati’t Türk… Paz Mayıs 03, 2009 5:16 pm | |
| Kitabı Yazan Zat (Divan-ı Lügati’t Türk)
Kitabı yazan zatın adının Mahmut, babasının adının Hüseyin, büyük babasının da Mehemet olduğunu kendi kitabından öğreniyoruz. Kaşgarlı olduğu anlaşılıyorsa da Barsgan şehrini anlatırken “(…)” demesi kendisinin Kaşgar’da doğmuş olduğunu, babasının Barsganlı bulunduğunu gösteriyor.
Kitap sahibi her zaman, kendisinden bahsederken Mahmut demektedir: Bunun içindir ki Mahmudun babasının Barsganlı olduğuna hükmediyoruz.
Kaşgarlı Mahmut eserini Irak’ta yazmış olması ihtimaline göre Kaşgar’dan Irak’a göç etmiş olmalıdır.
O sıralarda Irak bölgesi İslam dünyasının özeği idi; siyasal işlere karışmak ve bir külah kapmak isteyenlerin Bağdat’a ve Mısır’a koştukları gibi, bilgi işleriyle uğraşmak dileyenlerin dahi buralara geldikleri bellidir.
Bağdat’tan başka Buhara, Kaşgar, Kahire, Şam gibi daha bir takım yerler var idise de bunlar Bağdat kadar önemli değildir. Türk ülkelerinin her bucağından birçok bilginlerin tâli aramak arzusiyle Bağdat’a ve Mısır’a akın akın geldikleri sıralarda bir hayli bilgi adamlarının Bağdat’ta toplanmış olduklarını biliyoruz.
Türklüğün bu altın devirlerinde İslam dünyasının hemen her yanında Türkler’in sözü geçer, hatırları sayılır olmuştu; bu hâl kendilerine bir durum yaratıyordu.
Bağdat’taki Arap makamları, Bağdat’taki halife sarayı Türklerin nüfuzları altına girmişti. Yıkılmak üzere bulunan halifeliği Türkler tutuyor, halifeleri kendi dilekleri uğrunda kukla gibi kullanıyorlardı. Büsbütün gevşeyen Arap alemine yeni bir hız, yeni bir kudret veriyorlar, İslam medeniyetini yeni baştan diriltiyorlar ve ayakta tutuyorlardı.
Bundan başka bütün siyasal işler hep Türklerin elinde idi. Vilayetlere ancak Türk olan valiler gönderilebiliyordu; böylelikle Türklere yanaşmak, Türklerle iyi geçinmek isteyenlerin Türkçe öğrenmeleri bir ihtiyaç halini almıştı. İşte, Divanü Lügat-it Türk bu ihtiyaçtan doğmuş olmalıdır.Divan, Türk, Divanı Lügatit Türk, Kaşgarlı Mahmut, Divan-u Lügati’t Türk
Türkçeyi öğrenmek isteyenlere bu dili öğretmen için yazılan işbu eserin, o asırda bilgi ve siyaset dili olmuş bulunan Arapçanın Türkçeden yüksek bir dil olmadığı, Türkçenin Arapça ile atbaşı beraber yürüdüğü gösterilmek ve tanıklanmak üzere meydana getirildiği de anlaşılmaktadır .
Türkçeyi ve Türkçenin diyeleklerini pek iyi bilen Mahmut Arapçayı da çok iyi biliyormuş; yalnız eski Türkçeyi değil, Arapçayı da öğrenmek isteyenler için bu kitap güzel bir kılavuzdur. Bu kadar büyük bir bilginin nasıl olup da İslam dünyasında ün almadığına şaşmamak elde değildir.
İşte derin bir bilgin, iyi gören bir dilci olan bizim Kaşgarlı Mahmud‘un Türkistan Beyleri neslinden olduğunu yine kendi eserinden öğreniyoruz. Cilt 1, sahife 102′de “Bizim atalarımız olan Beyler emir kelimesine Xamir derler. Çünkü Oğuzlar emir diyemezler Xamir derler; Saman Oğullarından Türkistan’ı almış olan atalarımız Beye Xamir tekin adı verirler.” demekte olduğuna bakılırsa Mahmud’un Beylerden ve asker neslinden gelmiş olduğu meydana çıkar.
Yalnız burada göz önüne alınacak bir şey vardır; Kaşgarlı her zaman Oğuzları Türklerden ayırır; burada “Atalarımız olan Beyler Emir kelimesini Xamir diye söylerler; çünkü Oğuzlar Emir diyemezler, Xamir derler.” demesini bilmem nasıl anlamalı? Mahmut burada Oğuzları kendi atalarıyla karıştırmış olmuyor mu?
Aşağıya doğru birçok yerlerde görüleceği üzere burada da Arapça ibarede bir eksiklik olmalıdır. “Atalarımız Emir kelimesini Xamir diye söylerler: Nasıl ki Oğuzlar da elifi “ﺥ” ya çevirerek Xamir derler.” demek istemiş olsa gerekir.
Her ne ise… Bizim Mahmut hem yüksek bir bilgin, hem de yiğit bir askermiş. “Ben iyi silah kullanırım” dediğinden anlaşılan da budur. Acınacak bir haldir ki Mahmud’un kaç yıl yaşadığını, nerede öldüğünü bilmek kabil olamadı.
İslam bilginlerinin (hal ve tercümesine) kütük bilgisine çok önem verdiklerini hepimiz biliriz; bununla beraber Kaşgarlı Mahmut hakkında bir şey yazmamaları şaşılacak şeydir.
Kaşgar’dan kalkarak Türk ülkelerini birer birer dolaşmış olması, oralarını iyice incelemiş bulunması, bu büyük eserini yazması gibi şeyler bize gösteriyor ki Mahmut hem yaşça, hem bilgice olgun bir zatmış; her halde genç yaşında ölmemiş. | |
| | | İrem EmeKçi
Mesaj Sayısı : 4746 Rep Gücü : 11508 Rep puanı : 103 Kayıt tarihi : 30/06/08 Yaş : 28
Güç Sistemi Başarı Puanı: (4450/10000) AktifLik: (4500/10000) GüçLüLük: (4475/10000)
| Konu: Geri: …Divan-ı Lügati’t Türk… Paz Mayıs 03, 2009 5:16 pm | |
| Divan-ı Lügati’t Türk’teki Atasözleri
Bilinen en eski Türk lûgatı Dîvân ü Lûgât-it Türk‘de külliyetli miktarda ata sözü … bulunduğu, bunların ise türlerinin günümüze ulaşmış belki en eski numûneleri olduğu malûmdur. Dîvan’daki bu ata sözlerinin … misâl getirilmek üzere kullanıldıkları da bilinen bir gerçektir.
Dîvân ü Lûgât-it Türk‘de Türkçe, kelime olarak lûgatte, müellifince kurulan cümleler içinde ve misâlen getirilen ata sözlerinde, dörtlüklerde ve beytlerde kullanılmıştır. Türkçe kelimeleri lûgat yapmak, eser müellifinin zâten asıl maksadıdır. Yine müellifin bu lûgatleri açıklamak için kurduğu alelâde cümlelerde kullanılan Türkçe ise kendisine âittir. Bu kelimeler ve alelâde cümleler kelime morfolojisi veyâ gramer kâidexleri açısından ehemmiyeti hâiz olabilirlerse de yine misâl getirmek için Kaşgarlı Mahmud Beğ’in eserinde kullandığı ata sözleri, …, Türkçe’nin anoxnim kültür, san’at ve edebîyât ürünleridirler. Bu bakımdan bu önemli edebiyat unsuxrunu bir arada görebilmek maksadıyla, daha önce derlenmiş olmalarına rağmen, bu ata sözlerini bir kere daha derlemeyi uygun bulduk. Burada şunu da belirtelim ki bu derlemeyi yapan kişinin görüşü, bâzı Türk ata sözlerindeki açık veyâ kapalı anlatımlar, sanki Türk Töresi’nin maddelerini muhtevîdirler.Divan, Türk, Divanı Lügatit Türk, Kaşgarlı Mahmut, Divan-u Lügati’t Türk
Dîvân ü Lûgât-it Türk‘de 1. ciltte 163, 2. ciltte 51 ve 3. ciltte 104 adet olmak üzere toplam 318 adet “Sab” denilen ata sözü vardır. Bunların 3 adedi, kendilerine “ata sözü” denilmesine rağmen, lûgatte geçen bâzı kelimelerin cümle içindeki kullanılışını göstermek için kurulmuş basit misâl cümleleridir. 1. cilt, 369’daki “0l keçişni sub iletti” yâni “O keçisini suya götürdü” ile 1. cilt 386’daki “Ol kulın tepik tepdi” yâni “O adamını tekmeledi” cümlelerinin ata sözü oldukları söylenemez. 1. cilt 244’deki “Oñay irpeldi iş” ise düzeltilerek “Oñay iş irpeldi”, yâni “Kolay iş biçildi, bitirildi” hâline sokulsa bile, bu sözün ata sözü ile bir ilişkisi yoktur. Bu bakımdan ata sözü denilen 318 adet deyişten 315 adedi gerçek ata sözüdür.
Bu 315 adet ata sözünün 3′ü 3 defâ, 26’sı da 2 defâ, ya aynen veya çok az farklılıklarla mükerreren kullanılmışlardır. Böylece ziyâde olanlarının adedi 32′dir ve 315’ten tenzil edildiklerinde ata sözlerinin sayısı 283′e iner.
Maamâfih bu takdimde, ziyâde geçen bu ata sözlerinin “DLT Tercümesi”ndeki yerleri de belirtildi ve farklı olanların içlerinden akla en yakın olanı yazıldı. Ayrıca, yemîn etmek için kullanılan bir mesel de ata sözü gibi kabûl ile yukarıda ta’dâdı yapılan 28 sayısının içine bu dahî dâhil edildi.
Ata sözleri, sözün ilk kelimesinin baş harfine göre abaça düzeni ile dizildi. Yanına “Tercüme”deki yeri işâretlendi. Bu işâretlerde Romen rakamı ile cildi, Latin raxkamı ile de sahifesi gösterildi. Ayrıca ata sözünün altında, sözün yaşayan Istanbul Türkçesi’ne çevirisi verildi. | |
| | | İrem EmeKçi
Mesaj Sayısı : 4746 Rep Gücü : 11508 Rep puanı : 103 Kayıt tarihi : 30/06/08 Yaş : 28
Güç Sistemi Başarı Puanı: (4450/10000) AktifLik: (4500/10000) GüçLüLük: (4475/10000)
| Konu: Geri: …Divan-ı Lügati’t Türk… Paz Mayıs 03, 2009 5:16 pm | |
| Divan-i Lügati’t Türk - Atasözleri (A Harfi)
Abçı neçe al tep bilse, ayıg anca yol bilir Avcı ne kadar hîle bilse, ayı o kadar yol bilir.
Aç ebek, tok telek Aç kişi aceleci, tok kişi yavaş olur.
Açıglığ er şebük karımas Varlıklı kişi çabuk kocamaz.
Aç ne yemes, tok ne temes Aç olan ne yemez, tok olan ne söylemez?
Agılda oglak togsa arıkda otı öner Ağılda oğlak doğsa, dere boyunda otu biter.
Agız yese köz uyadur Ağız yese göz utanır.
Alımçı arslan, berimçi sıçgan Alacağına arslan, vereceğine, borcuna sıçan.
Alın arslan tutar, küçin sıçgan kösgük, oyuk tutmas Hîle ile arslan tutulur, zor ile güç ile sıçan nazar, hayâl tutulmaz.
Alp çerikde, bilge tirikde Yiğit ordu içinde, bilgin mecliste kiñeşte belli olur.
Alp eriğ yabrıtma, ıkılaç arkasın yagrıtma Yiğiti bakımsız bırakma, yörük atın sırtını yara etme.
Divan, Türk, Divanı Lügatit Türk, Kaşgarlı Mahmut, Divan-u Lügati’t Türk
Alplar birle uruşma, beğler birle turuşma Yiğitlerle vuruşma, beğlerle sürtüşme, iddiâlaşma.
Alp yağıda, alçak çoğuda I- Yiğit kişi düşman karşısında, yumuşak kişi savaşda belli olur.
Anası teblük yufka yapar, oglı tetik koşa kapar Annesi yalancı yufka yapar, oğlu tetik koşup kapar.
Añduz bolsa at ölmes Andız ota olsa, at ölmez.
Anıñ yüziñe titinü baksa bolmas Onun yüzüne dik bakılmaz.
Anuk otru tutsa yokka sanmas Öne konan yemek ikram edilmemiş sayılmaz.
Arı kapçıtsa ısrur Arı kızdırılırsa ısırır, sokar.
Arkasız er çeriğ sıyumas Arkasız kişi düşmanını, rakibini yenemez.
Arpasız at aşumas, arkasız alp çeriğ sıyumas Arpasız at aşamaz, arkasız yiğit rakibini yenemez.
Arslan karışa sıçgan ötin ködezür Kocayan arslan sıçan deliğini gözler.
Arslan kökrese at ayakı tulaşır Arslan kükrese atın ayakları dolaşır.
Aşıç ayur tübüm altın, kamıç ayur men kayda men Tencere der dibim altın, kepçe der ki ben neredeyim?
Aş tatıgı tuz yogrın yemes Yemeğe tad veren tuzdur ama tuz çanakla yenmez.
Atan yüki aş bolsa açka az korunur Aş deve yükü ile olsa aça az görünür.
Ata oglı ataç togar Oğul babasına çeker, çekmek üzere doğar.
Atası açıg almıla yese oglınıñ tısı kamar Babası ekşi elma yese, oğlunun dişi kamaşır.
Atası anası açığ almıla yese oglı kızı tısı kamar Babası anası ekşi elma yese, oğlunun kızının dişi kamaşır.
Ata tonı ogulka yarasa atasın tilemes Babanın giyimi oğluna yarasa, oğul babasını istemez.
At teküzligi ay bolmas Atın alnındaki akıtma, gökdeki Ay’la bir olmaz, tutulamaz.
Ayın kişi neñi neñ sanmas Başkasının malı, mal sayılmaz.
Ay tolun bolsa eliğin imlemes Ay dolun olunca el ile gösterilmez.
Azuklug aruk ermes Azığı olan yorulmaz. | |
| | | | …Divan-ı Lügati’t Türk… | |
|
Similar topics | |
|
| Bu forumun müsaadesi var: | Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
| |
| |
| |
|