ASTEĞMEN OLABİLME İHTİMALİMİZİ SEVDİM
Ben seninle birgün Kordon'da çay içebilme ihtimalini sevdim..
Eğitim alanının ter kokan yeşil lekeli günlerinde
(Gaziemir'de polenler uçuşurdu o zamanlar)
özlemeye başladım herkesi..
Ve bu hasret öyle uzun sürdü ki adam gibi dışarıyı
özlemeye başladım sonra...
Bizim komutanlarımız vardı, bir de atmayı beceremediğimiz
Tören Adımları
Ter kokan arkadaşlarla paylaşılan kahverengi sıralarda lidercilik oynamaya başladık
Ben manga komutanı oluyordum, sen tim komutanı
geri kalanlar avcı eri...
Anlamsız cümleler kuruluyordu komutanlarımızın yüzlerine karşı ve
Askeri Literatüre inat bir Türkçe'yle...
Takım komutanlarımızdan öğrendik
Piyade Tüfeğiyle jimnastik yapmayı...
Gaziemir'e usul usul polenler yağıyordu
ve kapalı mekanlarda sigara içmemeyi öneriyordu
disiplin yönetmelikleri
Oysa tuvalette hiç sigara içmedim ben
Disiplin kurulunda tartışılan vukaatım olmadı benim...
(Taburca yapılan intikallerde kamyonun kasasından
tüten dumanları saymazsak...)
Binayı usul usul korku sarıyordu ve belli bir saatten sonra
koridora çıkmamayı öneriyordu nöbetçi subay
Oysa hiç savunmam alınmadı benim
ve hiçbir disiplin tutanağında geçmedi adım...
Vukaatların ortasında sevimli bir asker yüzüydüm sadece...
Sana şiirler biriktiriyordum
Harita Bilgisi defterimde, ama sen yoktun
Ben senin beni arayabilme ihtimalini seviyordum öğlen istiraatlerinde...
İçtima kargaşası seni hep zamansız,amansızca uzak bir diyara götürüyordu
Ben senin benimle Kıbrıs şehitleri Caddesi'ne gelebilme ihtimalini seviyordum..
Ben haftasonu Nizamiye den çıkabilme ihtimalimizi seviyordum...
Eğitim yorgunluğu koğuşa çekiyordu bitkin bedenimi
Ne yana baksam Kızılay'ın merkezi sanıyordum iştima alanının yalancı griliğini...
Kamyon oluyordum bir süre
Yanımızdan geçen siyah/beyaz flamayla yarışıyordum
yanağım kamyon brandasının garantisinde..
Kamyon oluyordum Sarnıç Çiftliğinden Seyir Tepe'ye..
Soğuk bir kolayı bir de sigarayı başına
koyuyordum isteklerimin listesinin..
Coşuyordum
Sonra iniyordum kamyondan
İçtima alanından kantine giden ömrümün en uzun,
ömrümün en kısa,
ömrümün en çocuk,
ömrümün en ihtiyar yolunu koşuyordum..
Çünkü sonunda sigara oluyordu, çay kokuyordu sonunda...
Bir Nisan günü girdiğim sınavda vazgeçtim sivil hayattan
ve bilgisayar ekranında 'YEDEK SUBAY' yazmasıydı
beni buraya getiren..
BEN BİZİM ASTEğMEN OLABİLME İHTİMALİMİZİ SEVDİM..